• Cumartesi Yazıları
  • Düşler ve Erdemler

    Kılavuzu Don Quijote olanın burnu Cyrano gibi olur.

    Google
     
    Web Düşler ve Erdemler'de
    <$BloCumartesi, Ekim 29, 2005

    <$Blo

    Bu adama dikkat: Andrew Niccol.

    Dikkatimizi önce
    Gattaca ile çekmişti. Sonra Truman Show geldi ve şapka çıkarttık. Ardından S1m0ne yine derin sayılabilecek ironik bir denemeydi ama ilk ikisi kadar etkileyici bulmamıştık. Sonra The Terminal'in senaryosu dikkat çekiciydi yine... Ve son olarak bir kez daha şapka çıkarttık: Lord Of War.

    Lord Of War "uyandırıcı" bir film. Mutlaka izlenmeli. Bir yıl içinde bu konuya değinen çok sayıda film çekilmeli. Onlarca, yüzlerce... Daha önceleri benzer bir eleştiri Liberty Stands Still ile sinemaya aktarılmış ama çok zayıf kalmıştı. Lord Of War, şaşkınlık verici. Sinemalarda.

    <$Blo5ents:

    <$BloBlogger ece...

    <$BloSadece fragmanını izledim ve güzel bir film olduğunu düşünmüştüm...

    Ama sizin yorumunuz daha ilgi çekici..."Uyandırıcı" bir film...
    İzlemek lazım o zaman Don Quijote...:)

    <$Blo1/11/05 22:06 <$Blo 
    <$BloBlogger TuLûAt...

    <$BloBu yazı ile ilgili olmayan bir mesajdır.

    TemizEkran desteğiniz için teşekkürler. Henüz kuruluş aşamasını tamamlamamış oluşum http://www.TemizEkran.com sitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Saygılarımızla.

    TemizEkran Teknik Destek

    <$Blo1/11/05 23:46 <$Blo 
    <$BloBlogger Mert...

    <$BloBende Lord of War'i izlemistim, yazmistim bu film hakkinda.

    Lord of War

    <$Blo2/11/05 01:24 <$Blo 
    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$BloYazınızı okudum. Evet film sinemasal anlamda çok etkileyici değil. Nicholas Cage dediğiniz gibi her zamanki gibi. Bu filmi farklı kılan bir tek şey var bence. Amerika dahil bütün dünyanın başına dert olan bir endüstriye dikkat çekmek. Düşünün ki bu endüstri çalışanları, bir yerlerde savaş yoksa aç kalacakları endişesi içinde. Bu piyasada dönen paraların yüz milyarlarca dolar oldugunu düşünürsek, filmde anlatılanların az bile kaldığını söyleyebiliriz. Film bir çeşit belgesel aslında. Fakir ülkelerin, yapılacak onca yatırım varken bütün servetlerini silaha harcaması gerçek olmakla birlikte sanki bir ütopyadan çıkmışcasına traji-komik ve ironik bir durum. Çok kötü bir şaka gibi. Filmde ana karakter tarafından seslendirilen pek çok "tagline" var. Dünyadan habersiz amerikan halkı için umarım az da olsa dikkat çekici olacaktır.

    Başka insanların birbirlerini öldürmelerinden ticari kazanç sağlayan insanlar "olmamalı" bence. Burada ciddi bir uyanış hamlesine ihtiyaç var. O yüzden bu film çok değerli. Sinemasal değeri ne olursa olsun önemli değil. Bu saçma ve korkunç ticaretin yeryüzünden yok edilmesi gerek. Özellikle biz, amerikanın dışında kalan ve "gelişmekte olan" ülkeler, bu ticaretin bedelini çok ağır ödüyoruz. Filmde geçen cümlelerden birini hatırlatayım: "en çok kar getireni özgürlük savaşçılarıdır". "Özgürlük Savaşçıları"... Ne kadar havalı bir laf değil mi? Ama -belki de bu film sayesinde- her "özgürlük savaşı"nın bizim 1919-1923 arasında verdiğimiz özgürlük savaşı gibi olmadığını öğreniyoruz. (Belki de Sevr anlaşmasını imzalayıp bizim üzerimize askerleri gönderenler de aynı lobilerin etkisi altındaydı. Petrol ya da başka bir şey, bir tarafın savaşma sebebi iken, diğer taraf için özgürlük, savaş sebebi olabilir. Fransız askerinin Antep'te ne işi vardı?). Aklıma bugün Irak'ın ve Kuzey Irak'ın özgürleştirilmesi geliveriyor nedense. Özgürlük gibi insanın vazgeçemeyeceği bir şey üzerinden birilerinin büyük paralar kazanıyor olması, hem de yüzbinlerce insanın bu sebeple ölüme gitmesi kabul edilemez. Böyle bir ticaretin varlığı kabul edilemez. Karşı duruşu gerçekleştirmek için uyanması gereken kitleler var. Çünkü parlementoları, bir gün bu ticaretin kurbanı olma ihtimali olan bu kitleler seçiyorlar. O yüzden bu ve bunun gibi filmlerin sayısının artması şart. PKK gibi kendisini "özgürlük savaşçısı" olarak ilan eden silahlı bir örgüt, bu oyunda oyuncak olduğunun farkında mı? PKK'nın nihai hedefi nedir? Ülkemizin topraklarının bir bölümünü kendi bağımsız ülkelerine dahil etmek mi? Boşversenize! Türkler ve kürtler bu nihai hedefe ulaşıldıktan sonra artık kendi ülkelerinde mi yaşayacaklar? Böyle bir şey olabilir mi? Yüzyıllardır birlikte yaşayan bu iki halkı ayırmak mümkün mü? Yüzyıllardır birlikte yaşayan bu iki halkın insanlarının, kanlarının bugüne dek karışmadığını iddia ederek ve türk devletinin yanında bir de kürt devleti kurulunca mı huzura kavuşulacağını iddia ediyor pkk? Nihai hedefine ulaştığında İstanbul'daki ya da başka yerlerdeki kürtlerin hali ne olacak? Bütün bu soruları biraz derinlemesine düşünürseniz Türk-Kürt savaşının filmde anlatılanlara benzeyen kurgusal bir savaş olduğunu, üstelik bu kurgunun bu coğrafyayla hiç ilgisi olmayan bir takım "tüccarlar" tarafından üretildiğini düşünebilirsiniz. Ya da böyle düşünmeyip kanlı rüyalar görmeye devam edersiniz. "Özgürlük savaşı" dersiniz. Liberya ve Sierra Leone'de de özgürlük savaşları var, değil mi? Pöh! Soğuk savaş bittikten sonra nedense çoğaldı bu özgürlük savaşları. Sizce dünya halklarının özgürlük bilinçleri mi arttı? Yoksa soğuk savaşla oluşturulan sanal tehditler sayesinde iyi para kazanan büyük "abi"ler, o kapı kapanınca başka bir yol mu buldular? Bilemiyorum... Lord of War adlı filmin bana bir kez daha düşündürdükleri işte bunlar oldu. Ben bu oyunda piyon olmayı kabullenemiyorum.

    <$Blo2/11/05 04:59 <$Blo 
    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$BloBuyrun bir yeni haber

    <$Blo4/11/05 09:25 <$Blo 

    <$BloYorum Gönder