• Cumartesi Yazıları
  • Düşler ve Erdemler

    Kılavuzu Don Quijote olanın burnu Cyrano gibi olur.

    Google
     
    Web Düşler ve Erdemler'de
    <$BloÇarşamba, Ekim 12, 2005

    <$Blo

    Okulun son dönemlerine denk gelen bir zaman diliminde, gelecekle ilgili planlarımın karmaşıklığının getirdiği bir zihin yorgunluğu içinde neredeyse bütün bir geceyi uykusuz geçirmiş ve o kafayla ders dinlemenin mantıklı bir hareket olmayacağı yargısına vararak sabahın erkeninde Taksim'e yollanmıştım. İstiklal Caddesi'nin girişinde onu gördüm. Yanına yaklaştım ve küçük bir selamlaşmadan sonra kendimi tanıttım. Bir kaç hafta önce bir şiir kitabını okumuştum. Beraber caddeden aşağıya yürürken sohbet ettik. Gerçi okuduğum şiir kitabının adını o an hatırlayamayarak biraz ayıp ettim (muhtemel sebebi için bkz. ilk cümle) ama şiir(in)e olan ilgimi gösteren bir kaç jestle durumu kurtardım sanıyorum. Fen Fakültesi'nde okuduğumu öğrenince kendisinin de matematik ve astronomiye ilgi duyduğunu, kitaplar okuduğunu söyledi. Sohbetin bir yerinde, kendisinden habersiz posta kartlarına basılan ve bestelenen şiirlerinden dolayı şikayet etti. Velhasıl bu 5-10 dakikalık konuşma, İstanbul'daki şair/yazar karşılaşmaları ve görüşmeleri arşivimdeki mutena yerini aldı.

    Herkesin kendine göre, aklında kalan bir kaç mısrası vardır. Benim içinse daha çok Ahmet Kaya'nın sesinden dinlediğim şarkının sözleri:

    Sen benim hiçbir şeyimsin

    Yazdıklarımdan çok daha az
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Lüzumundan fazla beyaz
    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Varlığın yokluğun anlaşılmaz

    Galiba eski liman üzerindesin
    Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
    Dudaklarınla cama çizdiğin
    En fazla sonbahar otellerinde
    Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
    Yalnızlığı öldüresiye çirkin
    Sabaha karşı öldüresiye korkak
    Kulağı çabucak telefon zillerinde

    Sen benim hiçbir şeyimsin

    Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
    Henüz boş bir roman sahifesinde
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Ne çok çığlıkların silemediği
    Zaten yok bir tren penceresinde
    Sen benim hiçbir şeyimsin

    Yabancı bir şarkı gibi yarım
    Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Uykumun arasında çağırdığım
    Çocukluk sesimle ağlayarak

    Sen benim hiçbir şeyimsin

    - Attila İlhan -

    <$Blo1ents:

    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$BloTürkiye'nin en çok ihtiyacı olan şey yetişmiş insan kanımca. yetişmiş ve kendini yetiştirmiş insan. Attila İlhan dünya görüşü olarak aynı safta olmasanız bile takdir edeceğiniz derecede aydın bir insandı. Şairliği ise tartışılmaz... Ben de kendisiyle çok sevdiği The Marmara'nın cafesinde uzun uzun sohbet etme şansına sahip olmuştum. İlk kez tanıdığı bizlerle o kadar uzun sohbet etmesine şaşırdığımı hatırlıyorum. Hatta ayrılmamız gerekmeseydi daha da konuşacaktık. Ülkemizde malesef çok sayıda "aydın" insan yok. Ama "yarı-aydın" çok fazla. Hiç bir şeyden çekmedik "yarı-aydın"lardan çektiğimiz kadar. Gerçek aydınların ayrılığı önemli kayıplar oluyor.

    <$Blo12/10/05 17:42 <$Blo 

    <$BloYorum Gönder