<$Blo
Okulun son dönemlerine denk gelen bir zaman diliminde, gelecekle ilgili planlarımın karmaşıklığının getirdiği bir zihin yorgunluğu içinde neredeyse bütün bir geceyi uykusuz geçirmiş ve o kafayla ders dinlemenin mantıklı bir hareket olmayacağı yargısına vararak sabahın erkeninde Taksim'e yollanmıştım. İstiklal Caddesi'nin girişinde onu gördüm. Yanına yaklaştım ve küçük bir selamlaşmadan sonra kendimi tanıttım. Bir kaç hafta önce bir şiir kitabını okumuştum. Beraber caddeden aşağıya yürürken sohbet ettik. Gerçi okuduğum şiir kitabının adını o an hatırlayamayarak biraz ayıp ettim (muhtemel sebebi için bkz. ilk cümle) ama şiir(in)e olan ilgimi gösteren bir kaç jestle durumu kurtardım sanıyorum. Fen Fakültesi'nde okuduğumu öğrenince kendisinin de matematik ve astronomiye ilgi duyduğunu, kitaplar okuduğunu söyledi. Sohbetin bir yerinde, kendisinden habersiz posta kartlarına basılan ve bestelenen şiirlerinden dolayı şikayet etti. Velhasıl bu 5-10 dakikalık konuşma, İstanbul'daki şair/yazar karşılaşmaları ve görüşmeleri arşivimdeki mutena yerini aldı.Herkesin kendine göre, aklında kalan bir kaç mısrası vardır. Benim içinse daha çok Ahmet Kaya'nın sesinden dinlediğim şarkının sözleri:
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin
- Attila İlhan -
<$BloTürkiye'nin en çok ihtiyacı olan şey yetişmiş insan kanımca. yetişmiş ve kendini yetiştirmiş insan. Attila İlhan dünya görüşü olarak aynı safta olmasanız bile takdir edeceğiniz derecede aydın bir insandı. Şairliği ise tartışılmaz... Ben de kendisiyle çok sevdiği The Marmara'nın cafesinde uzun uzun sohbet etme şansına sahip olmuştum. İlk kez tanıdığı bizlerle o kadar uzun sohbet etmesine şaşırdığımı hatırlıyorum. Hatta ayrılmamız gerekmeseydi daha da konuşacaktık. Ülkemizde malesef çok sayıda "aydın" insan yok. Ama "yarı-aydın" çok fazla. Hiç bir şeyden çekmedik "yarı-aydın"lardan çektiğimiz kadar. Gerçek aydınların ayrılığı önemli kayıplar oluyor.
<$BloYorum Gönder