<$Blo
Paranız varsa önce evinizden başlarsınız, zengin bir semtte, seçkin komşular içinde pahalı ve büyük bir ev alırsınız sonra çevrenizi lüks aksesuarlarla donatırsınız. Son model bir kaç tane otomobiliniz olur. Önceden hiç sahip olmadığınız acayip alışkanlıklarınız peydahlanır. Tabağınızı sıyırmazsınız, pazara çıkmazsınız, tarz sahibi bir insan olur çıkarsınız. Dünyayı gezmek istersiniz. Artık size Paris'te bir ilkbahar gezisi ya da Champs-Elysées'nin pırıl pırıl ışıkları bile "banal" gelmeye başlayabilir. İstersiniz ki farklı bir şeyler olsun. Birilerinin kararttığı talihiyle kara Afrika'da bir safari fikri size ilginç gelebilir. Ama bir an düşünürsünüz, "toz-toprak-pis yerliler-vs."Artık üzülmeyin:
In Zambia, Safaris With a Penthouse Touch
Bu yazıyı yazanın özbeöz kendi notu: Ben anlayamıyorum, bir insan Afrika'ya safariye gider de ama neden jakuzisinden vazgeçemez? Hedonizmin sonu yok mudur? Sonu yok mudur lüks düşkünlüğünün? Hotel Rwanda'yı izledikten sonra bu yazıya rastlayınca tepem attı!