<$Blo
Ey Kaptan! canım Kaptanım! korkulu yolculuğumuz sona erdi
Bütün tehlikeleri atlattı gemi, kavuştuk isteğimize kavuştuk,
Liman şuracıkta, bak, çan sesleri geliyor, sevinç içinde halkımız,
Gözler dümdüz ilerleyen teknemizde, teknemiz gururlu, korkusuz;
Ama ey yürek! yürek! yürek!
Ey kanayan kırmızı damlalar,
Orada, güvertede Kaptanım yatıyor,
Buz gibi olmuş, ölmüş.
Ey Kaptan! canım Kaptanım! ayağa kalk, çanları dinle, dinle;
Ayağa kalk -bayrak senin için çekildi- borular senin için çalıyor,
Buketler, kurdeleli göğüsler senin için -senin için dolup taşıyor kıyılar,
Herkes seni çağırıyor, yerinde duramıyor kalabalık, herkes seni görmek istiyor;
Gel Kaptan! sevgili babacığım!
Koluma daya başını, koluma daya!
Bu bir düş, bu bir yalan, böyle güvertede,
Senin buz gibi olman, ölmen.
Kaptanım ses vermiyor, dudakları soluk, cansız,
Babam kolumun dokunuşunu duymuyor, nabzı atmıyor artık,
Gemi demirledi, güvenli, görev sona erdi, tamam,
Korkulu yolculuğundan, şanlı gemi, amacına ulaşmış olarak dönüyor;
Sevinin ey kıyılar, çalın ey çanlar!
Ama ben üzüntülü adımlarla,
Kaptanımın yattığı güvertede dolaşıyorum,
Buz gibi olmuş, ölmüş.
Walt Whitman(Çeviri: Memet Fuat)
Abraham Lincoln için yazılmış bu şiiri Dead Poets Society, Ölü Ozanlar Derneği adlı filmde tanımıştım ilk kez. O Captain! my Captain!
<$BloBen de Ölü Ozanlar Derneği deyince bu şiiri hatırlarım hep.
Gather ye rosebuds while ye may,
Old time is still a-flying,
And this same flower that smiles today,
To-morrow will be dying.
Robert HERRICK
Carpe Diem...
<$BloFilmin açılışı sayılabilecek bir sahnede eski fotoğraf görüntülerinin üzerine fısıldayan Robin Williams'ın sesini şu an da duyar gibiyim. Çarpıcı bir sahne.
<$BloEvet, o sahnede insan bir anda kendisini görüyor o fotoğraflarda sanki.
<$Blocarpe diem'in "gününü gün et" gibi algılandığını da görüyorum zaman zaman. "günü yakala", "vur patlasın, çal oynasın"cılara hiç de yakışmıyor gibi... Ne dersiniz?
<$BloKendimiz de dahil olmak üzere herşeyin geçici olduğu dünyada, güzelliklerin tadını çıkartmak, görmek, farkında olmak, yarın elimizde olmayacağının bilinciyle bugününü geçiştirmeden yaşamak.
Günü yaşamak yani.
Evet haklısın, gününü gün etmek ile uzaktan yakından alakası yok.
<$BloGeçenlerde Tod Anderson (Ethan Hawke) ile tiyatrocu olmak istediği için intihar eden delikanlıya (çok meşhur olmadığı için ismini hatırlayamıyorum) başka bir filmde rastladım. Artık hangi filmdi bilemiyorum. Araştırsak olur da, ne gerek var...
<$BloGünü yakalamak böyle birşey mi yoksa? :) "ne gerek var?"
<$BloTabii ki... Günü yakalayabilmenin bir şartı da, vakti zamanı enerjiyi gereksiz işlere harcamamak değil mi ? İlgiyi o kadar dağıtmaya lüzum yok bence.
<$BloVaybe ne güzel kaleme almış bu şiiri duygulandım helal olsun.
<$BloYorum Gönder