• Cumartesi Yazıları
  • Düşler ve Erdemler

    Kılavuzu Don Quijote olanın burnu Cyrano gibi olur.

    Google
     
    Web Düşler ve Erdemler'de
    <$BloPerşembe, Temmuz 28, 2005

    <$Blo

    Yukarıdaki fotoğrafa dikkatlice bakın. Hemen hemen aynı yaşlarda, iki çok genç insan görüyorsunuz. Soldaki genç bayan Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te yaşıyor. Objektifimize bir alışveriş merkezinde annesinin kucağındayken takıldı. Adını öğrenebilme şansımız olmadı. Sağdaki genç bayan ise Almanya'nın Heidelberg şehrinde Königstuhl'a çıkan teleferikte ailesinin yanında bize "merhaba" dedi. Adı Debra. Almanya'da bulunan bir ABD'li bir çiftin 2 numaralı kızı, Debra. Her iki genç bayanın da 4 yada 5 yaşlarında olduklarını tahmin ediyorum... Alman New Age sanatçısı, müzisyen Ralf Illenberger'in Horizons albümünden Jamina adlı parçası ve görmekte olduğunuz bu fotoğraf, bir bütünün parçası haline geldiler bu satırlar yazılırken... Ralf Illenberger ise çok sevdiği kızının gülüş sesleriyle süslediği parçasına yine kızının adını vermiş...

    Arkanıza yaslanın ve kendinizi bir an için fotoğraftaki küçük insanların yerine koyun. Neler düşündüklerini, neler hissettiklerini merak ediyorsanız çocukların gözlerine bakın. Duru, sade bir yaşam... Sevgi başrolde.

    Hayatı ve yaşadığımız gezegeni tanımak için böylesine duru ve böylesine sade bakışlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum... Ama nedense oyunbozan, kötü çocuklar olan bizler, yukarıdaki duruluğun yanında son derece anlamsız kalan "güç" tutkumuzla, hayatı ve bütün gezegeni, kelimenin tek anlamıyla israf ediyoruz... Terörü, çevre kirliliğini, tüketim çılgınlığını, kişisel hırs ve açgözlülüklerimizi eritecek bir gücü var fotoğraftaki o gözlerdeki anlamın... Bu kırılgan güzelliği önce anlamak gerek. Galaksiler, sınırsız uzay boşluğu, DNA sarmallarının karmaşık ve dudak uçuklatan yapısı, ve bütün bu varlığın anlamı... Günlük hayatın karmaşasının bize neler yaptığına, fotoğraftaki küçükler gibi "duru" olamayışımıza ağlamak gerek belki de. Olgular evrenini, anlamlar evrenine tercih ediş öykümüzün adı belki de "büyümek" oluyor. Hemen büyütmeyi vadeden kimyasal katkılı gıdalar da nitekim kendi "olgu"larını bize satarak para kazanmak isteyenlerin eseri değil mi?

    Küçük bir çocuğun bakışlarındaki duruluk, kanımca, bir kanıttır. Neyin kanıtı olduğuna varın siz karar verin...
    Yine Kırgızistan. Isık Göl yakınları...

    <$Blo6ents:

    <$BloBlogger ece...

    <$BloÇok güzel bir yazı yazmışsın...Gerçekten çok doğru söylediklerin...Çocuklar çok saf, temiz ama büyüdükçe hayat o bakışlardaki saflığı alıp götürüyor...

    <$Blo30/7/05 10:45 <$Blo 
    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$BloÜstelik fotoğraflar, küçüklerin gerçek hallerini yansıtmaktan çok uzak. Fotoğraf sadece bir tek kare olduğu için bir gerçeğin çok küçük bir yüzdesini bize gösteriyor...

    <$Blo30/7/05 11:12 <$Blo 
    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$Bloİyi ve kötüyü doğamızda barındırıyoruz. Kişisel düşüncem, "kötü"ye ulaşmak daha kolay "iyi"yi istemek bile güç, zor yani... Yin ve yang gibi en azından eşit olduklarını görmek istiyorum ama herhangi bir akşam haberi bülteni karamsarlığa itiyor.

    <$Blo4/8/05 20:11 <$Blo 
    <$BloBlogger Handan...

    <$BloKoşuşturmaların arasında kaybettik birşeyleri. Bulamıyoruz...

    <$Blo5/8/05 19:45 <$Blo 
    <$BloBlogger mestroy...

    <$Blopeki insanı bu düşman kılan ögeler nelerdi..her insanın çıkarları konusu kendini düşünmesi mi..ilahi gücün dogrulugunu kabul edenler insanın vicdanı olduguna inanırlar..gerektiginde affdebilme yetenegi var..benim düşüncem insanoglu acımasız bir varlık olarak zmanın içinde kaybolacak...kimse yarını bilmiyor...tabi zamna makinesi yapılmadıysa..bence yapılmadı yapılsaydı suan gelecekten gelmiş insanları görebilirdik...biraz karısık oldu ama insanoglu cok karısık bir varlık...anafikir bu

    <$Blo15/9/06 14:37 <$Blo 
    <$BloBlogger mestroy...

    <$BloKURALLAR

    Kimileri yaşadıkları hayata kural koyar...Onlara göre kural koymak hayatı düzenlestirir...Koydukları kural hayatlarını düzenlestirdigi gibi imkanlarını da kısıtlar...peki hayatımızda kurallar olmasa ne olurdu...Hergün girdigin markette aldıgın seylere para vermesek ya da arabamızı otopark ücreti ödemeden otopark a parketsek... Saadece parasal anlamda degil ahlak kuralları da dahil buna, yolda herkesin gözü önünde bir heykelin önüne işesek..Belki de özgürlük budur...Ama sunu söyliyeyim insanların bir arada durması huzurlu yasaması için kurallar konuldu...Önceden bu kuralları krallar belirlerdi..Şimdi ise insanlık kendi belirledigi kurallar cercevesinde kendi kurallarını koyuyor uyguluyor...Kuralların olmadıgı dünya da su an ki konuma bkarsak aslında kendi koydugumuz kuralları kendimiz cigniyoruz .Peki bu kuralları neden koyuyoruz...Gördünüz mü yine basa geldik sebep ve sonuc aynı yere cıkıyor...İnsaoglu işte 1 miyon yıldır hüküm sürdügü dünyada ne kadar anlamsız ve acıklanamayacak kadar karısık bir varlıgız...Şunu söyliyebilirim ki benim görüsüm insanoglu yasadıgı sürece canının istedigini yapacak bu özgürlügün önüne set cekmek imkansız gözüküyor...

    MESTROY

    <$Blo15/9/06 14:40 <$Blo 

    <$BloYorum Gönder