<$Blo
Macar edebiyatının önde gelen yazarlarından Ferenc Molnar (1878 Budapeşte-1952 New York), ülkemizde tek bir eseriyle tanınmaktadır. 1907'de yazdığı "Pal Sokağı Çocukları" adlı roman, Türkçe'ye ilk kez 1944 yılında çevrilmiş, sonrasında defalarca yeniden çevrilmiştir. Türkiye'de bir çocuk romanı olarak kabul edilen bu eser, aslında Budapeşte toplumunun bir analizidir. Molnar, bu romanında Macar başkentinin bir sokağında yaşayan çocukların, başka bir mahallenin çocuklarıyla, oyun alanı olarak kullanılan bir bıçkıhanenin arsası üzerindeki egemenlik mücadelelerini anlatmaktadır. Birinci Dünya Savaşı'nın tamtamlarının duyulduğu bu Avrupa tarih kesitinde, her iki mahallenin çocukları da askeri bir hiyerarşi içinde örgütlenmişlerdir ve Pal Sokağı'nın bütün çocukları subaydır, biri hariç; er Nemecek. "Kıt olan daha değerlidir" cinsinden bir mantık kuralının varlığına rağmen, er Nemecek, diğer bütün çocuklardan emir almakta, onların verdikleri bütün görevleri yerine getirmektedir. Ancak çok sayıda subaya tek bir er düştüğü için kimse statüsünün tadını çıkartamamakta ve sonuçta kural işlemekte, er Nemecek nadir ve değerli bir "meta" olmaktadır. Ferenc Molnar, bu kitapta oyun oynayan çocukların aynasında bir toplum analizi yapmakta ve aslında herkesin bir bakıma diğerleri üzerinde sırf unvanla yükselmeyi marifet saydığını göstermektedir.DON QUIJOTE'NİN SONU
Cervantes'in ünlü Don Quijote'si de aslında soyu kurumakta olan bir türün son temsilcilerinden biri olmakla birlikte, sadece kendi ve sadık uşağı Sancho Panza için değerlidir. Don Quijote, İspanya'da artık yok olmakta olan hidalgo sınıfının kılıç artığı temsilcilerinden biridir. Hidalgo, İspanyolca'nın "hijo de algo" (bir şeyin oğlu) teriminin zaman içinde aldığı biçimdir ve soylu sınıfının en alt kesimini ifade eder. Bu kesimin üyeleri, soyluluğu belirleyen Don unvanını taşıma hakkının yanı sıra, vergiden bağışık tutuldukları için halkın üstünde bir statüye sahiplerdi. Bu üstünlük, çoğu kimsenin her yolu deneyerek bu unvanı elde etmek için uğraşmasına yol açıyordu. Bunun yanı sıra, özellikle 14. yüzyıldan itibaren soyluluğun ekonomik düzlemde gerilemeye başlamasıyla, Cervantes dönemine kadar çok sayıda büyük soylu hidalgoluğa düşmüştü, sonuçta İspanya nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si hidalgolar ve ailelerinden meydana gelmekteydi. "Fakir ama soylu" hidalgolar, hiçbir iş yapmayıp yalnızca kasım kasım kasıldıkları için, sonunda gelişen burjuvazi karşısında yok olup gitti.
Aynı dramı yaşayan Japon samuraylarının öyküsü de, Akira Kurosawa'nın 1954'te çektiği ünlü "Yedi Samuray" filminde patetik bir şekilde anlatılmıştır. Değişen ekonomik koşullar karşısında gerileyen ama ayrıcalıklı statülerine sıkı sıkıya bağlı kalan samuray sınıfından 7 tanesi, sonunda bitik bir köyü boğaz tokluğuna haydutlara karşı korumak üzere, köyün samurayları olurlar.
Ülkemizde Red Kit olarak yeniden adlandırılan çizgi kahraman Lucky Luke'ün bir macerasında, hızlı zengin olmuş ama sonunda akli dengesini yitirmiş biri, kendine mini bir ordu kurar, bir kasabayı ele geçirir ve kendini Amerika İmparatoru ilan eder. Sonra kasaba halkına soyluluk unvanları dağıtır. Kasap dük olur, bakkal baron vs. Red Kit buna karşı çıkınca, "yeni soylular" onu hep birlikte kasabadan kovar.
VIP (Very Important Person), çok önemli kişi anlamına gelen İngilizce bir kısaltma, genellikle standardı aşan özel bir hizmet türü anlamında kullanılıyor. Biz bu terimi daha çok uçak yolculuklarıyla ilgili olarak biliyoruz. Nitekim bir Ankara- İstanbul yolculuğu esnasında uçağın ilk 16 sırasının yani 96 kişilik yerin "VIP yolcular" tarafından doldurulduğuna tanık olmuştum. Her uçuşta bu rakama ulaşılmıyor ama ortalama yüzde 20'lik bir VIP oranının olduğu söylenebilir yani hidalgoların İspanya'ya oranı kadar.
DİĞER ÜLKELERDE PARALI
Başbakanlık Özel Kalemi'nin "özel talebi" sonucu Atasay Kuyumculuk'un sahibinin beraberinde iki futbolcuyla VIP'ten geçmesi basını nedense ilgilendirdi ve tartışma "VIP'ten geçmeye hakkı olanlar ve olmayanlar" noktasında düğümlendi. Oysa dünya uygulamasına, özellikle de bu işi icat eden İngiltere'nin konuya yaklaşımına baktığımızda görüyoruz ki, VIP bir yer hizmetidir, uçağı kapsamaz. Yani VIP'ten geçen yolcular önde oturmaz, önde oturmak için first veya business class bileti almak yani daha fazla para ödemek gerekir. İkincisi, VIP hizmeti paralıdır. İngiltere'nin 17 havaalanında VIP'ten yararlanmanın bedeli 16.5 pounddur ve kimseye istisna yapılmamaktadır . ABD'de ise "VIP pass" denilen biletler, özel firmalar tarafından satılmakta ve istenilen hizmete göre fiyatlar 12-50 dolar arasında olmaktadır.
THY RAHATLASIN
Türkiye'nin geçmişinde soyluluk yoktur. Tıpkı ABD'nin geçmişinde olmadığı gibi. Soyluluk, birçok tanımının yanı sıra, bir de "bazı ayrıcalıklara sahip olmak" diye tanımlanabilir. Soyluluğu tarihinde tanımayan ABD, ayrıcalığı para karşılığı elde ederken yani satın alırken, Türkiye'de bu işin bedeli devlete yani vergi mükelleflerine ödettirilmektedir. İstanbul-Ankara uçuşlarında VIP hücumu yüzünden business class'ı bir ara kaldıran THY canını sıkmasın, hidalgolar ve samuraylar nasıl kayboldularsa, bizim "VIP soyluları" da öyle kaybolacaklardır.
Mehmet Ali Kılıçbay
(SabahGazetesi Aktüel Pazar Eki, 26 Haziran 2005)
<$BloYorum Gönder