<$Blo
Ne yapıp ne edin Göksel Baktagir ve Ceyhun Çelikten'in Hayal Gibi adlı albümünü edinin. Albüm baştan sona dört dörtlük. Ancak bir parça var ki biraz argoya kaçıp "damar" mı dersiniz yoksa "notaların nadiren taşıyabildiği derinlikte duygular bunlardır" mı dersiniz size kalmış. Parçanın adı "Sultaniyegah Saz Eseri - Yalnız Sen". Gözlerinizi kapayın. Sesi birazcık açın. Ben bunu yaptım. Ama bir şeyi unutmuşum. Gözlerimi sıkı kapatmamışım heralde, karşımda "mute" durumunda bir TV ve oynamakta olan zevzek bir dizi film. Altyazılı. Two And A Half Men. TV dizisindeki duygu durumu ile "Yalnız Sen"deki duygu durumu arasındaki fark, karşıtlık tarifsiz bir durumda. Mozart'ın "andante"lerinden ve yahut Chopin'in sonatlarından bihaber olsam Medeniyetler Çatışması "yüzde yüz gerçek" diyebilirdim sanıyorum. Neyse ki söz konusu (yazının başlığındaki) iki örneği birbiri ile karşılaştırmamayı başardım. Ama şunu farkettim. Duygu durumları arasındaki bu denli büyük zıtlık, sıradan bir insanı sinemacı/öykücü/şair yapmaya yeter... Uzun lafın kısası insanın bilincini zorlayan bir durum... En azından diyorum ki siz, "Yalnız Sen"i dinlemeyi ihmal etmeyin...Etiketler: Göksel Baktagir, Müzik, Sultaniyegah, Tezat, Two And A Half Men
<$BloDizinin yaş sınırı ABD'de 14, İngiltere'de 15. On yaşındaki bir veledin orada (yani zevzekliğin tam ortasında) ne işi var diye soramadan edemiyor insan...
Şimdi Yalnız Sen'i dinlemek için bilgisayardaki arşivime bakınca Hayal Gibi 2' yi mp3leştirmemiş olduğumu farkettim. Kanun>Piyano>Keman. O da çok güzel.
Son sözüm: Viva La Akustika !
<$BloYorum Gönder