<$Blo
Uğraştı gam gününde güneş, bahçıvan gibi,
Son hamlesiyle döndü gülistâna her mezar;
Sahrâyı tuttu kahkaha şeklinde lâlezâr,
Vâdiyi sardı meş'aleler erguvan gibi.
Bir hüsn ü ân müsâbakasından gelir bahar,
Mevsimlerin başında, bir iklîme şan gibi:
Göğsünde lâleler tutuşurken nişan gibi,
Her kuşta, her çiçekte bir alkış, bir iftihar...
Hayretteyim, seninle geçen hoş zaman gibi;
Vurdukça lâleler, derelerden şarâb akar;
Hâlinde gizli bir azamet, haklı bir vekaar:
Târîhe vermiş ismini bir kahraman gibi.
Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları, MEB Yayınları, İstanbul, 1995.
Etiketler: Faruk Nafiz Çamlıbel, lale, Şiir
<$BloEy garip çizgilerle dolu han duvarları
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları
Ceza oalrak Han Duvarları'nı ezberlemek verilmişti abna lisede :) Geçmişe götürdü beni:)
<$Bloİnsanın bir şiiri ceza olarak ezberlemesi, şiirle kurduğu ilişki açısından hoş bir durum sayılmaz. Böyle bir cezaya çarptırılmanıza yol açan o çok büyük cürmünüz neydi bu arada ?
<$BloYureklius ilginç bir şey oldu (yine). Nerden estiyse meşhur Han Duvarları şiirini geçenlerde bir kez daha okumak istedim. Maraşlı şeyhoğlu Satılmış'ın hikayesini yani... Neyse okudum, ve bir kaç saat sonra sizin bu yazınız yayınlandı. Teşekkür edeyim size bu vesileyle. Son derece sinematografik buluyorum bu şiiri. Şair, görüntüleri yazmış.
<$BloMaraşlı Şeyh Oğlu'yla tanışmama sebep olan ceza derste izinsiz konuşanlara para cezası verildiği doksanlı yıllarda cezamın şiire çevirilmesiyle ilgiliydi :D
<$BloKendimizi (yine) çok telepatik gördüm. Düşler ve Erdemler'deki ilginçlikleri inceleyen ayrı bir blog açmanın zamanı geldi sanırım :)
<$BloYorum Gönder