• Cumartesi Yazıları
  • Düşler ve Erdemler

    Kılavuzu Don Quijote olanın burnu Cyrano gibi olur.

    Google
     
    Web Düşler ve Erdemler'de
    <$BloSalı, Ocak 10, 2006

    <$Blo

    Durulan yer, bakış açısını belirlediğine göre, medya nerede durmalı? Bir ülkenin medyası kendi halkını tanımalı mı? Bir ülkenin medyası kendi halkına düşman olabilir mi? Bir ülkenin medyası kendi halkıyla alay edebilir mi? Bir ülkenin medyası kendi halkını çirkin olarak görebilir mi?

    Kendini anlatırken kutsal bir görev yaptığını sık sık vurgulayan medya bir takım yanlışları düzeltmek için yapıcı yöntemler izlemeli mi? Yoksa halka ithaf edilen yanlışlarla alay mı etmeli? Bir haberci, haber yapmaya giderken, objektif gözlemci olmayı başarabilir mi? Sabah saatlerinde yapılan editör toplantılarında, o gün yapılacak haber önceden tasarlanır mı? Haber üretenler, şablonsuz düşünebilirler mi yoksa dünya onlar için aslında çok mu basittir? Yani sadece: sahtekar politikacı, ahlaksız din adamı, sahtekar doktor, zavallı hasta yakını, cahil halk, zengin ve mutlu pop yıldızları, karizmatik mafya, kötü polis gibi şablon insanlar mı medya konusu olurlar? Yoksa medya çok boyutlu ve çok katmanlı sorun ve durumları siyah-beyaz şablonlar halinde paketleyip yine halk için kolay tüketilir hale mi getirir? Popüler medya sizi sadece birkaç dakika içinde bir kahraman ya da bir alçak ilan etme gücüne sahipken bu medya için bir hak mıdır? Hayat gerçekten bu kadar basit midir? Türkiye'nin sorunları gerçekten medyada yer bulduğu kadar basit midir?

    Medya bir iş koludur. Medya mensupları bu meslek ile geçimlerini sağlarlar. Yadırganacak bir şey yok elbette. Ne var ki her tüccar ürününü satmak ister, her tüccar ürününü güzel göstermek ve kolay satılır hale getirmek ister. Bir muhabir yaptığı haberin manşet olmasını hayal eder. Ya da bir TV bombası yakalamak hayalini kurar. Gayet normal. Ancak bundan sonra bir kaç karanlık nokta oluşması da mümkün doğrusu...
    1-Medya mensubu haber konusu olan gerçekliği değiştirebilir
    2-Medya mensubu hedef kitlesini (okuyucu/seyirci) manüple etmek isteyebilir
    3-Gerçekliğin haber değerini değiştirebilir, yani abartabilir ya da görmezden gelebilir
    4-Gerçekliği basitleştirebilir ve bu basitleştirme gerçekliği bozabilir
    5-Medya mensubu içinde bulunduğu grubun politikalarına uyum sağlamak zorunda kalabilir

    Aslında "medya", doğası gereği karanlık nokta oluşumuna eğilimlidir ama zorunlu değildir. Yani medyanın kimi zaman kendi dışındakiler için yaptığı gibi, salt kötü bir medya tanımı yapmak da doğru olmaz. Kitlelerin hayatlarını etkileme gücüne sahip bir iş kolunun, sorumlulukları da olması kadar doğal bir sonuç olamaz. Ancak basın özgürlüğü kavramıyla ve bu sorumlulukların çoğu zaman çatıştığını ya da mesleki yönlendirilmeler(?!) sonucunda, sorumluluktan kaçmak için basın özgürlüğünün arkasına saklanılıyor olabilir mi?

    Görüldüğü gibi sorun, bir şablona sığmayacak kadar çok katmanlı. Medyayı topyekün "kaka" yapmak, medyanın sıklıkla yaptığı yanlışı yinelemek olacaktır. Medya işindekilerin; içinde çocukların da olduğu insan kitleleri ile karşı karşıya olmalarının doğal sonucu olarak, öz denetim gibi ahlaki değerlere sahip olmaları, öte yandan da büyük bir kentin su şebekesinin insan sağlığı ile ilgili hayati önemi olduğu için sorumluların değişik yasal yaptırım ve denetimlerle sıkı sıkıya izlenmeleri gerektiği gibi, izlenmeleri gerekmektedir. Medya karşısında kamu davalarının açılabilme kolaylığının hukuk sistemine iyice yerleştirilmesi gerekmektedir.

    Medya ve halk ilişkisinin halk tarafında ise "eğitim ve bilinç düzeyinin artması için neler yapılmalı" sorusunun daha fazla gündem olmasını dilemekten başka bir şey yapamıyoruz. Üzülerek söylemeliyiz ki medya,
    bir büyücü gibi kitleleri büyülemektedir. Bu yazıyı yazmak için bizi motive eden şey, bir akşam haberlerinde gördüğümüz üst üste gelen şablon haberlerdir. TV'de tek renkli bir olay ya da karakter gördüğünüzde bir seyirci olarak yapmanız gerek şey şüphe etmek olmalıdır. Mutlak iyilerin ya da mutlak kötülerin sadece masallarda olduğunu hatırlamalıyız. Bir haber metninde bir suç konu ediliyor ve suçlu adresi de açık ve net bir şekilde paketlenip sunuluyorsa, şüphe etmek için yeterli sebepler oluşmuş demektir. Biraz daha ileri gidip şunu söyleyebiliriz: Edindiğiniz bir bilginin tek kaynağı, kitle iletişim araçları ise: İnanmayın! Öğrenmek için kitaplar vardır. Gelecek nesiller, öğrenmek için TV'nin düğmesini kapatıp kağıt ve mürekkep kokusu dolu, harikalar dünyasına adım atmak gerektiğini unutmamalı...

    Kitle iletişim araçlarının, insan doğasının ilkelleri olan, refleksleri, içgüdüleri, temel ihtiyaçları; kitle iletişim ürünlerine ambalaj yapmasını gayri ahlaki ilan etmek ve bundan korunmak için yöntemler geliştirmek gerekliliği apaçık ortadadır. Örneğin cinsellik, insan doğasının büyük ve önemli bir bölümüdür. Ne var ki kitle iletişim ürünlerinde, bu ürünlerin pazarlanmasını kolaylaştırmak için cinselliğin kullanılması, cinselliğe cicili bir ambalaj fonksiyonu atanması, gayri ahlaki değil midir? İnsan doğasının şiddete olan eğilimini bir medya satış fenomeni haline getirmenin olası sonuçları, iç karartıcı değil midir?

    Ürününü satmak isteyen bir iş kolu, sonsuz özgür müdür?

    <$Blo4ents:

    <$BloAnonymous Adsız...

    <$BloYazının temizEkran da yayını için izninizi rica edeceğim

    <$Blo13/1/06 20:18 <$Blo 
    <$BloBlogger Don Quijote...

    <$BloTemizEkran için izne gerek yok, bilakis, layık gördüğünüz için mutluluk duyarız.

    <$Blo13/1/06 22:19 <$Blo 
    <$BloAnonymous Adsız...

    <$BloÖzgürlük hakkının çoğu zaman temiz olmayan emeller için kullanılıyor olması ne acı! Medya bunu kolaylıkla ve sıkça yapma şansına sahip. Ve maalesef gördüğümüz kadarı ile de bu şansını sonuna kadar kullanıyor. Yarattığı/yaratabileceği etkileri ve uzun vadedeki sonuçlarını düşününce, gerçekten insanın içi kararıyor.

    Yazınızda bu tehlikeyi çok güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık.

    Saygılar.

    <$Blo3/2/06 22:46 <$Blo 
    <$BloAnonymous Adsız...

    <$BloÖzgürlük hakkının çoğu zaman temiz olmayan emeller için kullanılıyor olması ne acı! Medya bunu kolaylıkla ve sıkça yapma şansına sahip. Ve maalesef gördüğümüz kadarı ile de bu şansını sonuna kadar kullanıyor. Yarattığı/yaratabileceği etkileri ve uzun vadedeki sonuçlarını düşününce, gerçekten insanın içi kararıyor.

    Yazınızda bu tehlikeyi çok güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık.

    Saygılar.

    <$Blo3/2/06 22:47 <$Blo 

    <$BloYorum Gönder