<$Blo
İnsan aklının işleyiş kuralları bilim adamlarının olduğu kadar sanatçıların filozofların da ilgisini çeker. İnsanın, doğada aklını en iyi kullanan yaratık olduğunu varsaydığımıza göre, "aklı kullanma" dediğimiz şeyi de iyice çözmek hiç şüphesiz işe yarayacaktır. Aklın işleyişi ile ilgili çok kabaca ve temel olarak bir kaç yol vardır. İnsan zihninin çizdiği yollardır bunlar.
1-Tümevarım
2-Tümdengelim
3-Retrodüksiyon
gibi "rasyonel" metotlar vardır. Bu metotlar çoğaltılabilir ya da tartışılabilir ancak konudan çok sapmamak için bu kadarla yetinelim. Öte yandan; çoğu zaman, özellikle ülkemizde çok farklı metotlara da rastlıyoruz. Yukarıdaki üç metottan farklı olarak, düşünce tembelliği ya da şablonlara ve sloganlara havale etme metodu malesef son derece yaygın. Bu durumun sıkıntılarını toplumsal ve bireysel olarak çekiyoruz, korkarım ki bir süre daha çekeceğiz.
Okumayan ve düşünmeyen bir toplumuz. Eğitim alan milyonlarca genç insanımız var ama bir virüs gibi yayılan şablonlarla yaşama ve sloganlarla düşünme hastalığı bu genç nüfus da dahil olmak üzere bütün toplumumuzu yiyip bitiriyor. Her zaman eleştirdiğimiz Medya da bu noktada yapıcı bir konum edinmektense her geçen gün yeni şablonlar üretiyor ve bu şablon/sloganların dışına çıkanları afaroz ediyor. Yokluğa mahkum ediyor ya da hain/alçak sınıfına sokuveriyor. Politika, pek çoğumuzun günlük hayatında önemli bir yer işgal ediyor.
Kimbilir kaç kez tanık olmuşumdur; örneğin şehirlerarası bir yolculukta uzun süre sohbet eden iki kişi,
a-)iktidar partisi ya da muhalafet partisi
b-)futbol
c-)sağ-sol
d-)laiklik
e-)din .... gibi konulara sıra geldiğinde, bilmeden söylenenlerden bazı şablon/slogan kelimeleri yakalama gayreti içine girip karşısındakini kafasındaki hazır şablonlardan birine yerleştirir ve rahatlar. Eğer anahtar kelimeler yakalanmışsa artık karşıdaki ne söylese önemsizdir. "Birşey"ci olmaktan kurtulamaz artık o kimse... Bu, "ya hep ya hiç", siyah ya da beyaz mantığı basit ikili mantıktır. Düşünen ve yorum yapabilen bir insanda olmaması gereken bir özellik... Örneğin: İktidardaki partinin istisnasız her yaptığının yanlış ya da her yaptığının doğru olduğunu düşünen insanların ne kadar çok olduğunu düşünün. Günlük hayatınızdaki tecrübelerinize sorun. İktidardaki parti hakkında konuşurken "Hükümetin şu işleri doğru şu işleri yanlış" şeklinde konuşabilen, kendince analizler yapabilen birilerine rastladınız mı? Rastladıysanız şablon/slogan insanlarına mı yoksa bu analizcilere mi daha sık rastladığınızı düşünün. Eh, burada hemen bir not düşmek zorundayım çünkü az yukarıda verdiğim örnek beni de birilerinin şablon/slogan kafalarında mahkum etmelerini sağlayabilir. İktidardaki parti derken bugünkü iktidardaki partiyi kastetmiyoruz, efendim. Herhangi bir zamandaki, herhangi bir iktidar partisi...
Şablonlar ve sloganlar hayatınıza bir kere girdi mi, artık onların işgali altında yaşıyorsunuz. Konu futbolsa bu anlaşılabilir belki... Çünkü orada işin aslı düşünmeden taraf tutmaktır. Ama hayatın başka alanlarından kafamızdaki şablonları ve duruma hazır sloganları çıkartıp atamazsak halimiz harap olacaktır. Medyada yer alan haber ve çok kısa aralıklarla ülkemizde çıkan sansasyonel olaylara dikkatle bakınız. Sizin yerinize şablonların üretildiğini ve sizlerden bu şablonları sadece tüketmeniz (yani olduğu gibi benimsemeniz) beklendiğini göreceksiniz. Bu durumda ne hukuk kalıyor, ne politika, ne eğitim, ne de ülkenin geleceği...
Şablonsuz ve slogansız düşünebilmek bir kafa disiplini gerektiriyor. gerçek eğitim bu olsa gerek. Sorunları ancak bu şekilde eğitilmiş kafalar çözebilir. Slogan düzeyinde düşünmeye ne kadar alışmış olduğumuzu, sayısal verilerle kanıtlayacak bir şey gözüme çarptı bugünlerde... (IMDB) Internet Movie Database'i pek çok kişi bilir. Dünyanın en geniş film veritabanı olduğunu iddia eden bir web sitesidir IMDB. IMDB'de kayıtlı kullanıcılar filmleri oylarlar. Kişiler izledikleri filmlere 10 üzerinden notlar verirler. Aşağıda Hababam Sınıfı başlığında bu veritabanına girmiş filmlere verilen, 19-01-2006 itibarıyla kullanıcı oyları ile ilgili bir döküm göreceksiniz:
Hababam sinifi (1975) toplam oy: 2688
Oy Sayısı - Oran - Puan
2215 .......82.4% ....10
165 .........6.1%...... 9
61 ..........2.3% ......8
46 ..........1.7% ......7
11 ..........0.4% ......6
13 ..........0.5% ......5
8 ...........0.3% ......4
14 ..........0.5% ......3
14 ..........0.5% ......2
141 .........5.2% ......1
Hababam sinifi sinifta kaldi (1975) toplam oy: 486
Oy Sayısı - Oran - Puan
376 .........77.4% ....10
55 ..........11.3% ......9
20 ..........4.1% .......8
17 ..........3.5% .......7
4 ............0.8% ......6
3 ............0.6%.......5
2 ............0.4% ......4
2 ............0.4% ......3
1 ............0.2% ......2
6 ............1.2% ......1
Hababam sinifi uyaniyor (1976) toplam oy: 355
Oy Sayısı - Oran - Puan
276 .........77.7% ....10
31 ..........8.7% .......9
19 ..........5.4% .......8
15 ..........4.2% .......7
4 ...........1.1% .......6
1 ...........0.3% .......5
1 ...........0.3% .......4
2 ...........0.6% .......3
1 ...........0.3% ......2
5 ...........1.4% ......1
Hababam sinifi tatilde (1977) toplam oy: 293
Oy Sayısı - Oran - Puan
213 .........72.7% .....10
33 ..........11.3% ......9
22 ...........7.5% ......8
16 ............5.5% .....7
2 ..............0.7% ....6
3 ..............1.0% ....5
1 ..............0.3% ....4
1 ..............0.3% ....3
1 ..............0.3%.....2
1 ..............0.3% ....1
Hababam sinifi dokuz doguruyor (1978) toplam oy: 182
Oy Sayısı - Oran - Puan
97 ...........53.3% ....10
28 ...........15.4% .....9
22 ...........12.1% .....8
13 .............7.1% ....7
5 ...............2.7% ...6
4 ...............2.2% ...5
5 ...............2.7% ...4
2 ...............1.1% ...3
2 ...............1.1% ...2
4 ...............2.2% ...1
Hababam sinifi askerde (2005) toplam oy: 188
Oy Sayısı - Oran - Puan
37 ..........19.7% ....10
15 ...........8.0% .....9
12 ...........6.4% .....8
9 ............4.8% .....7
9 ............4.8% .....6
13 ...........6.9% .....5
10 ...........5.3% .....4
10 ...........5.3% .....3
10 ...........5.3% .....2
63 ..........33.5% ....1
Hababam sinifi merhaba (2004) toplam oy 203
Oy Sayısı - Oran - Puan
41 ..........20.2% .....10
5 .............2.5% ......9
6 .............3.0% ......8
7 .............3.4% ......7
11 ............5.4% .....6
19 ............9.4% .....5
17 ............8.4% .....4
18 ............8.9% .....3
19 ............9.4% .....2
60 ...........29.6% .....1
Bir sinema filmini değerlendirirken bile ya hep ya hiç mantığının, hain/kahraman, siyah/beyaz şablonlarının bu şekilde karşımıza çıkıyor olması oldukça ilginç ve üzücü değil mi? Bir filmi izleyip, şu,şu, şu özelliklerini çok sevdim ama bu, bu, özellikleri iyi değildi deyip 6 ya da 7 vermek aynı filme 1 ya da 10 vermekten daha zordur. Bir kafa disiplini gerektirir. Düşünce tembeli olmamayı gerektirir. "IMDB'de not verelim ülkemizin filmleri en ustlerde olsun" şeklinde bir kampanya düzenlenmesi kulağımıza hiç de saçma gelmiyor değil mi? Düşünmeden, sürü halinde kahramanlar ya da hainler üretelim, haydi! Karşılaştırılması için en fanatikçe oylanabileceğini tahmin ettiğim bir yabancı filme ait verileri de buraya aktarmak istiyorum:
Terminator 2: Judgment Day (1991) toplam oy:90030 .
Oy Sayısı - Oran - Puan
22443 .......24.9% ....10
20270 .......22.5% .....9
22661 ........25.2% ....8
12809 ........14.2% ....7
5647 ...........6.3% ....6
2586 ...........2.9% ....5
1165 ...........1.3% ....4
743 ............0.8% ....3
539 ............0.6% ....2
1167 ...........1.3% ....1
7, 8, 9 notu veren oyların yüzdelerinin büyüklüğüne dikkatinizi çekmek isterim. Düşünmeden "10" çeken fanatikleri frenleyecek kadar büyük bir oran olduğunu görmek için bilim adamı olmaya gerek yok sanırım.
Neden bu haldeyiz, neden demokrasiyi yeterince özümseyemiyoruz gibi ülkemizin bugünü ile ilgili çok çok önemli sorunların sebepleri burada yatıyor olabilir mi acaba? Yazıyı bir sloganla bitirsek nasıl olur şimdi?
"Sloganlara hayır! Şablonlara ölüm! Kahrolsun ikili mantık!"
(Lütfen parodi/ironi olarak kabul ediniz)
<$BloŞablonları yaşamak yada yaşatmak aslında daha genel tanımda insanoğlunun yanlız kalmama eğilimin bir göstergesidir.
Şablon dışına çıkmanın bir bedeli vardır. Çünkü kitleler düşünmez, düşünülmüşü kabullenir ve siz çevrenizdeki insanlara rağmen bunun doğru olmadığını söylerseniz en yakınlarınızdan dahi tepki görebilirsiniz, gördüğünüz bu tepki ise yanlız kalma korkusunu tetikler. İnsan çevresindeki insanların sevgisinden mahrum kalırsa yaşamayaz. Bu temel bir sosyolojik kavramdır ki aslında çıkış noktasınıda oluşturur.Geniş kitleler bir kere yönlendirildimi artık istenen hedefe ulaşılmış olur. Artık günümüzdeki medya, savaş dönemlerinde kullanılan 6. kol faaliyeti olarakda adlandırılan propaganda metodlarını kullanıyor yönlendirmek istediği konu ne ise ve bu bir sihirli değnek.
Toplumsal statüyü,sevilmeme korkusunu, dışlanma, öteki olma gibi korkularımızı yendiğimiz zaman ancak özgün, şablonları korkmadan sorgulayabilen bireyler olabileceğimizi düşünüyorum.
Saygılarımla
<$BloÇok yerinde bir saptama. Korkularımızı yönetiyorlar. Çünkü korkularımız da bizi yönetir. Açlıkla korkutuyorlar, terörle, savaşla korkutuyorlar. Uslu durmamızı bu sağlıyor. Sorgulamamamızı bu sağlıyor. Tüketmemizi bu sağlıyor. Peki kim "onlar"? Aslına bakarsanız yine biz. İçimizden birileri belki...
<$BloAslında bizim gibi kollektivist kültürlerde böyle uç değerlerin çok sık işaretlenmediği söylenir. Örneğin Japonya'da falan, seçimli karşılaştırmalı ölçeklerde en yüksek ve en düşük değerler işaretlenmezmiş.
Öte yandan, bazı araştırmalar ise, kağıt üzerinde işaretlenemeyecek uç değerlerin, bilgisayar ekranlarında kolaylıkla seçildiğini gösteriyor. Bu da aslında, web kullanılarak yapılan araştırma anketlerinin kağıt ortamındakilere denk olmadığını, uç değerlere doğru şiştiğini hesaba katarak yorumlamak gerekiyor.
Ancak sohbet örneğinde bir düşünce tembelliğini ve zorlanmadan kategorize edip geçiverme merakını eklemek lazım. Tabii, film tercihleri örneğinin alındığı imdb sitesinde, bir tutam kendini kanıtlama merakı, bir tutam aşağılık kompleksi bir tutam da gavur karşısında milli takım ruhu devreye giriyor.
<$BloIMDb ile ilgili değindiğiniz nokta dikkatimi çekti. Babam ve Oğlum, şu anda 9.2 puana ulaşmış durumda ama En İyi 250 Film listesinin başında olabilecek puana sahipken -Godfather Part:I an itibariyle 9.1 puanla birinci- listeye bile giremedi. Bunun nedeni IMDb'in bu listeyi düzenlerken, sadece "düzenli" oy kullanan kullanıcılardan gelen oyları kabul etmesi. Yani bu siteye sadece propogandaya uyup gelenlerin değil de, birçok değişik film izleyip onlara oy verenlerin oylarını. Haklı olarak bunu yapıyorlar ve bana hala "Haydi Babam ve Oğlum'u IMDb'de birinci yapalım!" diye mesajlar geliyor. Bu zihniyetle artık ne olur bilmem.
<$BloSlogan düzeyinde düşünmek işte tam olarak budur... IMDB, Babam ve Oğlum'u birinci seçse ne olacak? Ya da Time Dergisi Atatürk'ü yüzyılın adamı seçse ne olacak? Nasıl bir sonuç öngörüyorsunuz? Ertesi gün daha farklı bir dünyaya mı uyanacağız? Türk sineması bir anda aşama mı kaydedecek? Yoksa bütün dünya bizim kıymetimizi mi anlayacak? Bugüne kadar ne büyük bir yanılgı içinde olduklarını mı farkedecekler? Tahminimce olacak şey; bir grup insan büyük bir zafer hissiyle büyük bir iş yapmış gibi hissederek böbürlenecek... Bir dahaki kampanyaya kadar. Cosmopolitan dergisi yüzyılın birşeylerini seçecek olursa birileri bana da haber versin, hemen bir Türk aday önerelim ve kampanya düzenleyelim, OK?
:-)
<$Blomerhabalar çok tebrik ediyorum düşünmek ama nasıl isimli yazınız ilk okuduğum yazınız google a sloganla düşünme yazınca sis karşıma çıkdınız.Sizinde yazınızda ifade ettiğiniz gibi tamamiyle eğitimle ilgili bir problem bu. gerçekden içimde saklı olan çok üzüldüğüm şeylerden biridir bu,bir sürü insan bir sürü beyin gelişemeden belki (kim bilir) ölüp gidiyor..Haylazca bir öğretim hayatı geçirdim fakat artık ben eski ben değilim sorgulayan düşünen ve olaylara daha soğukkanlı yaklaşan benim ben artık..Bir yandanda hala bu hiç sevemediğim sistemin içinde de devam ediyorum hayatıma uyarak kurallarına oyunun,istemeden hiç..hoşçakalın...
<$BloYorum Gönder