• Cumartesi Yazıları
  • Düşler ve Erdemler

    Kılavuzu Don Quijote olanın burnu Cyrano gibi olur.

    Google
     
    Web Düşler ve Erdemler'de
    <$BloPazartesi, Ağustos 28, 2006

    <$Blo

    Beş-altı yıl kadar önce yaşadığımız eve yakın yeni bir lokanta açıldı. Biz de “nedir, ne değildir, bir bakalım” gibisinden meraklarımızı tatmin etmek için fazla uzatmadan ailecek ziyaret ettik bu lokantayı. Konsept olarak Osmanlı mutfağını yansıttığı iddiasında, ismini öyle seçmiş. Mekan da ona göre ayarlanmış: Sedirler, eski bakraçlar, kurutulmuş başak tutamları, vesaire. Bu, o lokantaya yaptığımız ilk ve son ziyaret oldu. Maalesef yemek kalitesi hoşumuza gitmedi. Yolumuz önünden geçtikçe, işyerinin müşteri toplamak için yaptığı promosyonların kocaman kocaman ilanlarını da vitrinlerinden takip ettik.

    Geçenlerde bir arkadaşımın evinde bu lokantaya ait bir broşüre rast geldim. (Herhalde arkadaşım paket servis hizmetlerinden istifade ediyor olacak.) Broşürün ilk sayfasında, artık sahibi midir, işletme müdürü müdür bilmiyorum kalemi kuvvetli bir kişi, bir kaç paragrafla yemek felsefelerini tarihsel sürece değinerek anlatmaya çalışmış. Osmanlı mutfağının, Osmanlı devletinin ulaştığı coğrafyalardan aldığı güzellikleri nasıl harmanladığından dem vurmuş. Tam olarak hatırlayamasam da “.... Günümüzde yerellikten çıkan yemekler, ulusallaşmış ve böylelikle de küreselleşmiştir.” gibi garip önermelerin yer aldığı bu tanıtım yazısının ilk iki paragrafında fazlaca yapılan Osmanlı vurgusunun yanlış anlaşılabileceğini düşünmüş olmalılar ki, son paragrafı da gözbebeğimiz Türkiye Cumhuriyeti’ne ayırmışlar.

    Tabii bunların hepsi geride kaldı. İki gün önce önünden geçtiğimde, lokantanın camlarının gazete kağıtlarıyla kaplandığını müşahede ettim. Eğer başka bir yere taşınmayı düşünmüyorlarsa, bu, Allah’tan rızıklarını başka yollarla talep edecekleri anlamına geliyor sanırım. Elimde bu nadide lokantadan kalan tek hatıra ise, ilk (ve bildiğiniz gibi son) ziyaretimde masanın üzerinde bulduğum ve yanımda götürme konusunda hiç tereddüt etmediğim aşağıdaki edebiyat şaheseri oldu. Benim favorim dokuzuncu beyit.
























    (Tarama kaliteli çıkmadığı için metni aynen alıyorum.)

    OSMANLI SOFRASI

    Kalite, hizmet, güven herşeyin hası
    Damakta geleneksel lezzet, Osmanlı Sofrası.

    Osmanlı Sofrası bir efsane değil ; sahi
    Osmanlı Sofrasını seçenler, gerçek bir dahi.

    Nostalji yapmak bir yaşam biçimi,
    Osmanlı Sofrası profösyonellerin seçimi.

    Kalite ve lezzet estetikle birleşti
    Osmanlıyla damak tadı zirveye yerleşti.

    Osmanlının farkını seçenler bilir
    Osmanlıda insana saygı en önde gelir.

    Osmanlı geleneksel lezzetin ölçüsüdür
    Tarihi bu günde yaşatmak ; onun ülküsüdür.

    Dünü; bugün yaşatmak ciddi iştir su çekmez,
    Osmanlıyı keşfetmek için Evliya Çelebi olmak gerekmez.

    Tatlı, kebap, yemekler sini sini sahanda,
    Emsali yok Osmanlının cemi cihanda.

    İster karada havada, ister denizde
    Osmanlı Sofrası paket servislede hizmetinizde.

    Gel geçmişi bugün yaşa tarihini özleme
    Sinilerle gelir sıra sıra kebap gözleme.

    Osmanlıda dünü yaşayın maziye seslenin,
    Osmanlı sultanlarının sofrasıyla beslenin.

    Üç kıtayı fethetmedik kılıçla satırla,
    Yer sofrasında bağdaş kur ceddini hatırla.

    Alemde her demde hep hayırlar denile,
    Osmanlı Sofrasında her şey afiyetle yenile.




    <$Blo6ents:

    <$BloBlogger endiseliperi...

    <$Blokomukmiş gerçekten. bizim burada hasanpaşa'da da var bir tane ondan. o mu, acaba? bir bakayım çıktığımda. irmik helvalarında kıl çıktı ama yemeğini yememiştim ben. bir de çayeli fasulyesini deneyecektim.

    hoşçakalın.

    <$Blo30/8/06 13:47 <$Blo 
    <$BloBlogger Yureklius...

    <$BloBize yakın bir de "Kainat Sofrası" diye bir yer var, menüsünde Karadeniz yemekleri bulunan. Lokantanın adını Kainat sofrası koyup da sadece Karadeniz yemekleri sunmalarının üzerine, Karadenizlilerin kainat anlayışına değinen bir yazı daha yazabilirdik ama Allah'tan yemekleri lezzetli. Kıyamıyorum olumsuz bir şey yazmaya...

    <$Blo30/8/06 14:28 <$Blo 
    <$BloBlogger Andry Chang...

    <$Blohi there from indonesia.
    my blog is www.fireheart.tk
    c u around!

    <$Blo23/9/06 18:18 <$Blo 
    <$BloAnonymous Adsız...

    <$BloOsmanlı Sofrası değil de Cumhuriyet Sofrası kursalarmış neler yazacaklarmış acaba? Allah korumuş bizi walla!

    <$Blo24/9/06 10:05 <$Blo 
    <$BloBlogger zaman mekan...

    <$Blobu abiler bundan beş altı sene önce bostancı civarında görülmüşlerdi ki zaten orada da üç mü desem beş mi desem ancak kalmışlardı. ama tabi hakkını vermek gerek böylesi bir metin hazırlayınca her açılan şubede kullanıyolar demek ki...

    <$Blo25/9/06 05:53 <$Blo 
    <$BloBlogger Yureklius...

    <$BloDokuzuncu beyitle ilgili şöyle bir hinlik geliyor aklıma: Uçak olmaz, cep telefonunu kapattırıyorlar. Helikopter de olmaz, hem çok gürültülü hem de yine cep telefonu kapatılıyor olabilir. En iyisi vapur. Adamlara süre de tanımak için uzun bir yolculuk seçelim: Mesela Bostancı-Adalar hattı. Arıyorsun Osmanlı Sofrası'nı.
    - Bize üç Urfa dürüm, üç ayran, iki de künefe.
    - Adresi alayım abi.
    - Biz şu anda vapurdayız gülüm, Adalar vapurunda. Sağ ön güvertdeyiz. Bak, Ada'ya varmadan siparişler gelsin ona göre.

    <$Blo27/9/06 09:39 <$Blo 

    <$BloYorum Gönder